Bugün tarihin diğer zamanlarından daha fazla birbirimize bağlıyız. Sosyal ağ siteleri bu bağlantıda büyük bir paya sahiptir. Küresel bir rapora göre, 2019 itibariyle dünya genelinde yaklaşık 4,3 milyar internet kullanıcısı var ve bunların yaklaşık 3,4 milyarı aktif sosyal medya kullanıcısı. Bu rakamlar 2012’den bu yana istikrarlı bir şekilde artmakla kalmadı, aynı zamanda kullanım tabanı bilgisayarlardan mobil cihazlara doğru çarpıcı biçimde kaydı. Bu durum, etrafımızdaki kafaları telefonlarına gömülü dolaşan insanları açıklıyor.
Sosyal Ağların Nesi Kötü?
Sosyal ağ siteleri (Social Network Sites, SNS; araştırmacıların Twitter, Facebook, Instagram vb. için kullandıkları terim) yaşam biçimimizde kesinlikle devrim yarattı. Psikolojik yararları çoğunlukla artan sosyal temastan, özgüvenden ve sosyal sermayeden geliyor. Bununla birlikte, sosyal ağ sitelerinin bu kadar yaygın kullanımı yıllar içinde bilim insanları tarafından sorgulanmış. Örneğin, birçok çalışmada Facebook kullanımı yalnızlık ve depresyonla, bazen de özgüveninin azalmasıyla ilişkili çıkmış. Benzer şekilde Instagram kullanımı, zaman içindeki kötüleşen sağlık ve depresif belirtilerle ilişkilendirilmiştir. Hatta bazı ülkelerde Instagram, bir fotoğrafın aldığı beğenilerin sayısını gizleyerek, kullanıcıların “beğenilerin sayısı hakkındaki takıntılarını” azaltacağını umarak deney yapıyor.
Peki Kendimizi Bu Kötü Etkilerden Nasıl Koruyacağız?
Belki de püf nokta, sosyal medyayı nasıl kullanmak değil, nasıl kullanmamak gerektiğidir. Sosyal medyayı, olumsuz etkilenme ihtimalimizi artıran şekilde kullanmanın birçok yolu vardır. İlk olarak, 2015 yılında yapılan bir araştırma, Instagram’da daha fazla yabancıyı (gerçek hayatta tanımadığımız kişiler) takip etmenin, olumsuz sosyal karşılaştırmalar yoluyla, kendimizle ilgili olumsuz duyguları güçlendirebileceğini ortaya koydu. Buradaki düşüncem, mutlu görünen ve Instagram’da mutlu bir hayatı olan birini gördüğünüzde, bu kişiyi gerçek hayatta tanıyorsanız bu sürekli mutluluk yanılsaması azalacaktır. Çünkü o kişinin gerçekte her zaman mutlu olmadığını biliyorsunuz. Yabancılara (özellikle ünlüler) gelince, olumlu görüntünün sahte ya da gerçek olup olmadığını değerlendirmek için bir kaynak noktamız yoktur, bu yüzden onlarla daha olumsuz sosyal karşılaştırmalar yapabiliriz. Yani, herkesin mutlu olduğunu ve harika bir yaşam sürdüğünü düşünmeye daha yatkın olabiliriz aslında öyle olmasa bile. Bu nedenle, takip ettiklerinizle, yabancılar ile arkadaş/aile arasında denge kurmak çok önemli. Akışınızda sürekli gerçek hayatta tanımadığınız insanlar olmamalı.
İkincisi, araştırmalar sosyal medyanın “etkin olmayan kullanımının” (özellikle Facebook’un) psikolojik sağlığımız için olumsuz etkileri olabileceğini göstermiştir. Sosyal ağ sitelerinin kullanımında etkin ve etkin olmayan kullanım arasında ayrım yapabiliriz. etkin kullanım, başkalarıyla doğrudan etkileşim için olan aktiviteler anlamına gelir (örn. gönderme, yükleme veya yorum yapma), etkin olmayan kullanım ise doğrudan etkileşim olmadan bilgi tüketme anlamına gelir (örneğin, akışta gezinme, videolar izleme veya mesajları okuma). etkin olmayan kullanımın duygusal sağlık üzerindeki zararlı etkisi kıskançlık ile açıklanmaktadır. Diğer bir deyişle, insanlar yalnızca sosyal ağ sitelerindeki bilgiyi kullanırlarsa, kendileri de benzer etkinlikler hakkında paylaşım yapmadıkları için kıskanç hissetme olasılıkları daha yüksektir. Araştırmanın ilginç bulgularından biri, insanlar Facebook’u etkin olmayan kullanımla beraber etkin de kullansa bile etkin olmayan Facebook kullanımı yine önemli ölçüde kötü etkiliyor. Yani, Facebook’u dengeli bir etkin olan – olmayan oranla kullanmak bile zararlı etkilerden korumayabilir. Bu nedenle, eğer sosyal ağ sitelerini kullanıyorsanız, etkin bir şekilde kullandığınızdan emin olmanızı öneririm (örn. gönderme, yükleme, yorum yapma).
Son olarak, “sosyal medya bağımlılığı” ya da “internet bağımlılığı” terimleri ile literatürde son zamanlarda sosyal medyanın bağımlılık değeri belirlenmiştir. Her ne kadar resmi olarak tanınmamış bir tanı olsa da, Andreassen ve Pallesen tarafından şöyle tanımlanmıştır:
- İş yaşamı veya özel hayatı kötü etkileyecek şekilde;
- Sosyal ağlar konusunda aşırı derecede kaygılanmak,
- Sosyal ağlara giriş yapmak veya bunları kullanmak için güçlü bir motivasyon tarafından yönlendirilmek,
- Sosyal ağlara diğer sosyal aktivitelere zarar verecek kadar çok zaman ve çaba harcamak.
Tanıdığımız insanları takip ederek, etkin kullanım ve bağımlılık konusunda uyanık olmak…
Sonuç olarak, Twitter, Facebook ve Instagram gibi çevrim içi sosyal ağ sitelerinin kullanımı oldukça yaygın. Psikolojik sağlığımız üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri olabilir. Kendimizi olumsuz etkilerden korumak için üç stratejiden söz ettik. İlk olarak, gerçek hayatta tanıdığımız insanları takip etmeli/eklemeliyiz. İkincisi, sosyal ağ sitelerini etkin olarak kullanmalıyız (ama etkin olmayan bir şekilde değil). Son olarak, sosyal ağ sitelerinin bağımlılık yapıcılığına karşı uyanık olmalı ve bağımlılık belirtilerimizi izlemeliyiz. Unutmayın, iyi ya da kötü olan sosyal ağ siteleri değil, onları nasıl kullandığımızdır.
Akıllı telefonların aşırı kullanımını kontrol etme ile ilgili bazı ipuçları.